Gülümseyen Çiçekler: Takashi Murakami

En yeni şeyleri görmek istiyoruz. Çünkü sadece bir an bile olsa geleceği görmek istiyoruz. Neye göz attığımızı (dikkat ettiğimizi) tam olarak anlamasak bile, yine de ona dokunuyoruz. İşte buna sanat diyoruz.

Takashi Murakami
Sanatçı Takashi Murakami, Tokyo 1992, Galerie Mars’ta ilk işlerinden “Polyrhythm” ile.
Fotoğraf: Ithaka Darin Pappas

Günümüzde modern sanatın öncüleri artık yaptıkları sanatı sergilerinin dışına çıkartıp moda ve animasyon ürünleri üreterek farklı mecralarda adlarını sıkça duyuruyor ve aynı zamanda bir marka haline dönüşüyorlar. Bu bazı kesimlerin ilgisini çekip hayran kitlesi oluştursa da bazı taraflar ise sanatın endüstriyelleştiğinin ve ruhunun azaldığı görüşünde. Sanat ve ticari ürünler arasındaki çizginin kaybolması hakkındaki sorulara “Ben bunun iki yönlü olduğunu düşünmüyorum. Bunu çizgiyi değiştirmek olarak düşünüyorum. Yıllardır bahsettiğim şey hem kültür hem de savaş sonrası ekonomik durum tarafından Japonya’da bu çizginin daha az tanımlanmış olması. Japon halkı sanat ve ticaretin harmanlanacağını kabul ediyor ve aslında, katı ve iddialı Batılı “yüksek sanat” hiyerarşisine şaşırıyorlar. Batı’da ikisini karıştırmak kesinlikle tehlikelidir çünkü insanlar her türlü taşı atacaklardır. Ama sorun değil kaskımla hazırım.” diyen Takashi Murakami, şimdiden son yıllara damgasını vurmuş, ismini özellikle müzik endüstrisi sayesinde oldukça geniş kitlelere ulaştırmış çağdaş bir sanatçı. Birçok ünlü ismin gardırobunda tasarladığı kıyafetleri bulunmakla birlikte evlerinde de Takashi’nin imzası bulunan eserleri görmek mümkün. Peki nedir bu son zamanlarda sıklıkla ismine rastladığımız ve tasarımlarını konuştuğumuz Japonya’nın Andy Warhol’u denilen Takashi Murakami’nin hikayesi?

Murakami savaş sonrası Japonya’da 1 Şubat 1962’de dünyaya geldiği evinde tuvaletlerin dışarıda olduğunu ve zor şartlar altında büyüdüğünü anlatıyor. Çocukken manga (Japon çizgi romanları) ve bilim kurgu kitaplarını okumaya merak salan Murakami, “Gerçekten bilimkurguyla ilgilenmeye başladım ve inek oldum. Şimdi, bunu düşündüğümde, (manga okumak) gerçeklikten kurtulmak için bir kaçıştı.” diyerek o günlerini böyle anımsıyor. Anime ve manga hayranlığı gitgide büyüdü ve bundan dolayı animasyon endüstrisinde çalışmayı umuyordu. Bir animatör olmak için gerekli çizim becerilerini kazanmak için Tokyo Sanat Üniversitesi’ne katıldı ve burada nihonga (geleneksel Japon resim stili) okudu.

1994 yılında Murakami, Asya Kültür Konseyi’nden burs aldı ve bir yıl boyunca New York’taki PS1 Uluslararası Stüdyo Programına katıldı. Kaldığı süre boyunca Anselm Kiefer gibi Batılı çağdaş sanatçılara ve özellikle Jeff Koons gibi sanatçıların simülasyonizmine (benzetimcilik) maruz kaldı ve onlardan ilham aldı. Japonya’ya döndükten sonra, sanatsal pratiğinin ardındaki temel kavramları geliştirecek, Avrupa ve Amerika’daki büyük galerilerde ve kurumlarda düzenli olarak sergilemeye başlayacaktı.

1996’da, şimdi Kaikai Kiki Co. Ltd olarak bilinen bir sanat prodüksiyonu ve sanatçı yönetim şirketine dönüşen bir stüdyo/atölye olan Hiropon Fabrikasını kurdu.

Takashi’nin kurucusu ve başkanı olduğu Kaikai Kiki Co., Ltd’nin ikonik çiçek logosu

“Superflat” Sanat Teorisi

2000 yılına geldiğimizde Los Angeles Çağdaş Sanat Müzesi için küratörlüğünü yaptığı Japon görsel kültürünün çeşitli yönlerini sentezleyen sanatçıların eserlerinin yer aldığı bir sergi ile Murakami, Japon görsel kültürünün resimselliğinin İkinci Dünya Savaşı ve sonrası bağlamında çağdaş alt kültürlere “düzlüğünü” vurgulayan ‘’Superflat’’ sanat teorisini geliştirdi. Bu tarz, düz renk düzlemlerinin yüzeyine ve kullanımına yaptığı vurgu ile batı yaklaşımından farklıdır. Superflat ayrıca, savaş sonrası Japon toplumu hakkında bir yorum olarak hizmet etti. Murakami, sosyal sınıfların farklılıklarını düzleştirdi, “yüksek” ve “düşük” arasında çok az ayrım yapan bir kültür üretti.

“Altı Saatten Fazla Dinlenirsem, Aşırı Tembel Olduğumu Hissediyorum ve İşe Geri Dönmem Gerekiyor.”

Günümüzde, Murakami’nin stüdyosu Andy Warhol’un ikonik fabrikasına benzetilebilir. Asistanların çoğu tek bir görevi üstleniyor. Asistanları ile birlikte Murakami, hiçbir detayı gözden kaçırmamak adına çalışmalarına en üst düzeyde özen ve hassasiyeti göstermekte. Hatta stüdyonun depolama kısmında büyük bir karton levha ve iki adet strafor bulunmakta, burası Murakami’nin ara sıra uyuduğu geçici yatak odası.

Klasik Japon Sanatı ve Çağdaş Pop Kültürü Sentezi

Genellikle Pop Art geleneğine ait olan Andy Warhol, Damien Hirst veya Jeff Koons gibi sanatçılarla karşılaştırılan Murakami, klasik Japon sanatını ülkenin çağdaş pop kültürüyle birleştiriyor. Parlak renklerle karakterize edilen grafik çalışmalarıyla, geleneksel basılı grafikler ve savaş sonrası Japon toplumunun çizgi romanları arasındaki bağlantıları araştırmaya devam ediyor. Her ne kadar eserler ilk bakışta eğlenceli görünse de; Murakami’nin gizli, yıkıcı alt tonları ile sanatı sosyal bir eleştiri olarak hareket ediyor.

2008 yılında Murakami, Time dergisinin her sene yayınladığı “Yılın En Etkili 100 Kişisi” arasında seçildi ve bu listede bulunan tek görsel tasarımcıydı. Takashi Murakami, hiç bitmeyen hayal dünyasını sürdürmek için yeni yaratıcı kampanyalara öncülük ederken contemporary (çağdaş) sanatta vizyoner liderlerden biri haline gelip ismini geniş kitlelere duyurarak yükselişini sürdürmeye devam ediyor.

murakami_13.png
Mart 2020’de J Balvin’in Colores adlı albümü için tasarladığı albüm kapağı ve sweatshirt.
Drake’in sahibi olduğu giyim markası OVO ile yapılan işbirliği.
Dünyaca ünlü moda markası Louis Vuitton ile yaptığı işbirlik.
Kanadalı rap yıldızı Drake’in yeni evi için tasarladığı özel Bösendorfer 280VC modeli piyano.

2019’da Billie Eilish’in “you should see me in crown” parçasının Takashi Murakami tarafından yönetilip canlandırılan klibi
Tan Tan Bo, 2001: Murakami’nin “Magnum Opus”u

Galeri müdürü Michael Darling tarafından sanatçının en önemli eseri olarak nitelendirilen Tan Tan Bo, Murakami’nin simgelerinden biridir ve milenyum başında sanat anlayışını etkilemeye başlayan yeni karmaşıklık düzeylerini gösteriyor. Eser, sanatçının üç büyük altın tuvalinde yer alan ikonik figürü Mr. DOB’u tasvir ediyor. Mr.DOB’un sağ kulağının etrafında görülen gülümseyen çiçekler sanatçının ikonik gülümseyen çiçek motiflerinin ilk örneklerindendir.

Murakami’nin geniş kapsamlı pratiğinde en çok temsil edilen konu olan DOB, sanatçının alter egosu olarak duruyor. Mickey Mouse’a dayanıyor, ancak Disney meslektaşından daha kurnaz bir figür olarak tanımlanabilir.

Bu çalışma, 15 Kasım 2018’de Christie’s New York’ta, Savaş Sonrası ve Çağdaş Sanat Akşamları Satışı’nda 4.200.000 dolara alıcı buldu.

Mehmet Kaan Kalpakçıoğlu, Marmara Tıp'25