Ağaçkakanların Anatomisi
Başınızı günde ortalama 10 bin kez ağaca vurduğunuzu hayal edin… Neler olurdu?
Ağaçkakanlar beyin sarsıntısı geçirmeden gagalarını adeta bir çekiç gibi kullanarak gibi saniyede ortalama 15-20 kez vuruş yapabilirler. Bunu gövdedeki küçük böceklerle beslenebilmek ve karşı cinse orada olduklarını belli etmek gibi amaçlarla yaparlar. Pekala, bu durumdan nasıl zarar görmediklerine gelelim: Bilim insanlarının yaptığı araştırmalara ve çekilen tomografilere göre beyni koruma işinden birçok etkenin sorumlu olduğu tespit edildi. Örneğin gagalarındaki keratinden yapılmış levhaların zikzak dikişlere benzediğini ve sıkıştırıcı kuvvetin yönünü değiştirdiğini öne sürdüler. Ayrıca kuşların büyük çoğunluğunda kafatası kemikleri birbirine yapışıktır. Gaga ise çenenin hareketiyle açılır. Oysa ağaçkakanlarda
gaga ve kafatası, vuruş sırasında oluşan şoku emen süngerimsi bir madde ile birbirinden ayrılmıştır. Bu darbe emici süngerimsi kafatası yapısı, uçakların kara kutusunda darbe sönümleme sistemi olarak kullanılmıştır. Kaliforniya Üniversitesinden Sang Hee Yoon ve Sungmin Park birkaç yıl önce bu sistemi, içine bir mikro elektronik aygıt yerleştirdikten sonra kurşunun içine koyup havalı bir tabancayla alüminyum duvara ateş ettiklerinde sistemin yerçekimi kuvvetinin altmış bin katına maruz kaldığında bile içindeki elektronik cihazı koruduğunu görmüşler!
Daha Az Acı Veren İğne
Sivrisinek ısırığı hepimiz için rahatsız edici bir durumdur. Fakat neredeyse hiçbir zaman sivrisineğin bizi ısırdığını fark etmiyoruz. Bu canlıların kullandığı kendilerine özgü bir iğne sistemleri vardır. Bu sistem nanoteknolojinin de dikkatini çekmiş ve “daha az acı veren iğne” üretimi için bilim insanları kollarını sıvamıştır.
Sivrisinekler 7 farklı ve hareketli mikro iğne ile deriye giriş yapıp kanımızı emiyorlar. Bu iğnelerin bir kısmı derimizi keserken bir kısmı da bu kesilmiş yeri açık tutmaya yarıyor. Sonraları bir grup bilim insanı, sivrisineğin 7 iğnesinden 3’ünü kopyalayıp motorize bir iğne geliştiriyor. İğnelerin ikisi deriye işledikten sonra titreşim yaratarak üçüncü iğnenin acısız bir şekilde işlemini tamamlamasını sağlıyor. Bu olay kulağa daha acılı gelse de derinin direkt delinmesinden daha acısız bir yöntem.
Aşı Koruma Teknolojisi
Jeriko’nun gülü olarak karşımıza çıkan “yeniden diriliş” bitkisini duymuş muydunuz? Yeniden diriliş bitkisi olarak bilinen bu ilginç canlı aşı koruma teknolojisine ilham oluyor. Adından da anlaşıldığı üzere bu çöl bitkisi tamamen kurumanın sınırına gelip kendini bir top şekline dönüştürüyor. Chihuahuan Çölü’nde yetişen bu bitki, havadaki nem geri geldiğinde hayatına olduğu yerden devam ediyor. Bu durumu inceleyen bilim insanları kilit noktanın trehaloz adında bir şeker maddesi olduğunu saptıyor. Bu koruyucu şeker, hücrelerin kendine zarar vermeden su kaybetmesine yardımcı oluyor. Bilindiği gibi istenen miktarda etkin aşının ihtiyacı olanlara ulaşması için aşıların soğuk zincir sisteminde taşınması gerekiyor. Aşı birine verilmeden 1 saat önce dahi doğru sıcaklıkta bulunmazsa etkisiz hale geliyor ve artık kullanılamıyor. Bu teknoloji şimdilik grip aşıları üzerinde denenip başarıya ulaşıyor. Bilim insanları trehaloz koruyucu şekerini ekleyerek sıcak ülkelerde bile aşıların bozulmadan taşınabilmesi üzerine çalışmalarına devam ediyor.
Yağmur İşlek, Marmara Tıp'25